İŞSİZLİK EN BÜYÜK SORUN
Milliyetçi Hareket Partisi Giresun Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı üyesi Murat Özkan, Facebook'daki hesabında işsizlik sorununa değindi...
24 Eylül 2010 Cuma 14:41
Milliyetçi Hareket Partisi Giresun Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı üyesi Murat Özkan, Facebook'daki hesabında işsizlik sorununa değindi.
İşte o yazı...
İşsizlik; Ülkemizde ve Dünyada en önemli sorun olarak gündemin ilk sıralarında yer almaktadır. Hemen hemen her ülke, işsizlik ve neden olduğu sosyal sorunlarla boğuşmaktadır diyen Özkan, İşsizlikle mücadelede bilinen en etkili yol, ekonomik büyümedir. Ancak her büyüme istihdam artışı yaratmayabilir. Verimlilik artışı da büyüme yaratır.
İşsizlik, ekonomik sonuçların yanı sıra, toplumsal bir sorundur. İşsizlik bireyler üzerinde yarattığı olumsuz sosyal-psikolojik etkileriyle, sosyal dışlanmaya neden olmaktadır.
İstihdam; üretim ve gelir yaratma yanında, sosyal bütünleşmenin de en önemli aracıdır. İstihdam ve büyüme arasında çift yönlü etkileşim, ekonomik büyüme istihdamı yaratmaz. İstihdam artışı da, ekonomik büyüme sağlar.
İşgücü piyasasında, arzın karşılanabileceği yeterli talebin yaratılamaması, işgücüne her gün yeni katılımların olduğu genç nüfusa sahip ülkemizde, problem daha ağırdır. Bugün ülkemizde 15-24 yaş arası genç nüfus 13 Milyona yaklaşmıştır. Bir beşeri potansiyel demek olan bu fikir ve emek ordusunun sayısı, birçok ülkenin toplam nüfusundan, daha fazladır dedi.
Bugün ülkemizde, işsizlerin %35'inin gençlerden oluştuğuna dikkat çeken Özkan, şunlara yer verdi; 1,5 Milyon genç insan iş aramaktadır. Peki, bu kadar genç nüfusu olan ülkemiz, işsizlik problemini çözüp, geleceğe güvenle bakabilen, üreten, müreffeh bir ülke olabilecek mi?
Ne yazık ki, bugüne kadar iyi yönetildiğimizi, başarılı olduğumuzu, söylemek mümkün değildir. Gerek sosyal, gerekse ekonomik anlamda, çoğul bir dönüşümü sağlayamadık. Ülkemiz vatandaşları, bir fırsat yaratsam da kapağı yurt dışına atsam diye bakar oldu. Ülkesinde, hayallerini gerçekleştirmek için yeterli olanakların olmaması, vatandaşımız, özelliklede gençlerimiz için, çok acı olan bu sonuçlardan, ülkeyi yönetenlerin biraz hicap duyması gerekir.
Son 40 Yılımıza baktığımızda, Avrupa Ülkeleri içinde Türkiye, Milli Gelir artışı açısından değil, Kişi Başına Milli Gelir artışında da, en sonda yer almaktadır.
Avrupa dışına baktığımızda da, durum bundan parlak değil. Türkiye ekonomik kalkınma yarışında, dünya ortalamasının altında kalmıştır. Kişi Başına Milli Gelir dışında, gelir dağılımında da Türkiye iyi bir durumda değildir. Gelir grupları arasında uçurum, ayrıca bölgesel gelir dağılımındaki dengesizliğin, sosyal ve siyasal sonuçları da olmakta ve bu durum bir kısır döngü yaratmaktadır.
Bizimle kalkınma yarışına başlayan ülkelerin, neden daha hızlı yol aldıklarına baktığımızda; bu ülkelerin politik ve bürokratik kadrolarının istikrarlı olduğu, teşvik benzeri uygulamaların, temiz ve şaibeden uzak yapıldığı görülmektedir.
Ekonomik büyümenin bir başka ayağı da, adil gelir dağılımıdır. Gelirin adil dağılımı, marjinal tüketim etkisiyle talebi arttıracak, buda büyümeyi sağlayacaktır.
Kalkınmanın bir başka boyutu ise eğitimdir. Eğitimde artış, büyümeyi ciddi olarak etkilemektedir. Eğitim yılının artmasının yanında, içeriğinin de çok önemli olduğu bilinen bir gerçektir. İstihdam alanları ile eğitimin uyuşmaması, işsizliği arttırmaktadır. Öğrenilen bilgi ile hayatın uyuşmaması, olumsuz sonuçlar yaratmaktadır.
İşsizlik konusunda bazı fikirlerimi sizlerle paylaşırken, sizlerin de değerli fikirlerinizi bekliyor, selam ve saygılar sunuyorum.
İşte o yazı...
İşsizlik; Ülkemizde ve Dünyada en önemli sorun olarak gündemin ilk sıralarında yer almaktadır. Hemen hemen her ülke, işsizlik ve neden olduğu sosyal sorunlarla boğuşmaktadır diyen Özkan, İşsizlikle mücadelede bilinen en etkili yol, ekonomik büyümedir. Ancak her büyüme istihdam artışı yaratmayabilir. Verimlilik artışı da büyüme yaratır.
İşsizlik, ekonomik sonuçların yanı sıra, toplumsal bir sorundur. İşsizlik bireyler üzerinde yarattığı olumsuz sosyal-psikolojik etkileriyle, sosyal dışlanmaya neden olmaktadır.
İstihdam; üretim ve gelir yaratma yanında, sosyal bütünleşmenin de en önemli aracıdır. İstihdam ve büyüme arasında çift yönlü etkileşim, ekonomik büyüme istihdamı yaratmaz. İstihdam artışı da, ekonomik büyüme sağlar.
İşgücü piyasasında, arzın karşılanabileceği yeterli talebin yaratılamaması, işgücüne her gün yeni katılımların olduğu genç nüfusa sahip ülkemizde, problem daha ağırdır. Bugün ülkemizde 15-24 yaş arası genç nüfus 13 Milyona yaklaşmıştır. Bir beşeri potansiyel demek olan bu fikir ve emek ordusunun sayısı, birçok ülkenin toplam nüfusundan, daha fazladır dedi.
Bugün ülkemizde, işsizlerin %35'inin gençlerden oluştuğuna dikkat çeken Özkan, şunlara yer verdi; 1,5 Milyon genç insan iş aramaktadır. Peki, bu kadar genç nüfusu olan ülkemiz, işsizlik problemini çözüp, geleceğe güvenle bakabilen, üreten, müreffeh bir ülke olabilecek mi?
Ne yazık ki, bugüne kadar iyi yönetildiğimizi, başarılı olduğumuzu, söylemek mümkün değildir. Gerek sosyal, gerekse ekonomik anlamda, çoğul bir dönüşümü sağlayamadık. Ülkemiz vatandaşları, bir fırsat yaratsam da kapağı yurt dışına atsam diye bakar oldu. Ülkesinde, hayallerini gerçekleştirmek için yeterli olanakların olmaması, vatandaşımız, özelliklede gençlerimiz için, çok acı olan bu sonuçlardan, ülkeyi yönetenlerin biraz hicap duyması gerekir.
Son 40 Yılımıza baktığımızda, Avrupa Ülkeleri içinde Türkiye, Milli Gelir artışı açısından değil, Kişi Başına Milli Gelir artışında da, en sonda yer almaktadır.
Avrupa dışına baktığımızda da, durum bundan parlak değil. Türkiye ekonomik kalkınma yarışında, dünya ortalamasının altında kalmıştır. Kişi Başına Milli Gelir dışında, gelir dağılımında da Türkiye iyi bir durumda değildir. Gelir grupları arasında uçurum, ayrıca bölgesel gelir dağılımındaki dengesizliğin, sosyal ve siyasal sonuçları da olmakta ve bu durum bir kısır döngü yaratmaktadır.
Bizimle kalkınma yarışına başlayan ülkelerin, neden daha hızlı yol aldıklarına baktığımızda; bu ülkelerin politik ve bürokratik kadrolarının istikrarlı olduğu, teşvik benzeri uygulamaların, temiz ve şaibeden uzak yapıldığı görülmektedir.
Ekonomik büyümenin bir başka ayağı da, adil gelir dağılımıdır. Gelirin adil dağılımı, marjinal tüketim etkisiyle talebi arttıracak, buda büyümeyi sağlayacaktır.
Kalkınmanın bir başka boyutu ise eğitimdir. Eğitimde artış, büyümeyi ciddi olarak etkilemektedir. Eğitim yılının artmasının yanında, içeriğinin de çok önemli olduğu bilinen bir gerçektir. İstihdam alanları ile eğitimin uyuşmaması, işsizliği arttırmaktadır. Öğrenilen bilgi ile hayatın uyuşmaması, olumsuz sonuçlar yaratmaktadır.
İşsizlik konusunda bazı fikirlerimi sizlerle paylaşırken, sizlerin de değerli fikirlerinizi bekliyor, selam ve saygılar sunuyorum.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2006-2015 Şebin Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.